ONUR SEZGİN
ONUR SEZGİN - Resmi web sitesi  
  SANATI HAKKINDA
  MAKALELERİM
  => Absürt yaşam ya da uyumsuzluk
  => Kaygı, ölüm ve yabancılaşma
  => Bazı politikacılar, yazarlar ve fikir adamları
  => Felsefe ile Matematik
  => Felsefe ve Edebiyat
  => Platon'un Sanat Düşmanlığı
  => Şiirde Devrimci Tavır
  => Fareler & İnsanlar ve " Öğrenilmiş çaresizlik "
  => Bir Midye Kalleşliğe Uğramış Olabilir mi?
  => İki bilinçlilik
  => kendini hayranlıkla seyreden gösteri toplumu
  => Mistik Düşünce
  => Nesneler ve İnsanlar
  => İnsan Bir Coğrafyadır
  => Özgür Düşünce ve Yönlendirme
  => Kimse kendi bireyselliğinin dışına çıkamaz.
  => Otoriteye tapınma
  => Yaratıcı olma hali
  => Kendini genişletme çabası
  => Dahiler melankolik midir?
  => Korku nedir?
  => İlluminati’nin koordinatları ve Hegel...TÜRKİYEDE SABATAİSTLER
  => Dilin Olanağı Nedir? ( Bir kediyi üç ayrı dilde azarlamak)
  => Cıa, Ford, Rockefeller ve Tavistock---Sabataistlerin Türkiye siyasi hayatına etkileri
  TİYATRAL ŞİİRLERİM
  KARALAMA DEFTERİM
  E - SHOP ( Resim)
  E-SHOP ( Şiir )
  HEYKELLERİM
  KİTAPLARIM
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  İLETİŞİM
  En son yazdıklarım
İlluminati’nin koordinatları ve Hegel...TÜRKİYEDE SABATAİSTLER


         

                       İLUMİNATİNİN KOORDİNATLARI VE HEGEL
     
 İlluminati’nin iç çemberi, toplum piramidinin yükseltilmiş tepe taşı olarak kendini kabul eder. ”On Bilge Adam”dan oluşan bu İç Çember, saray gibi malikhanelerde, lüks otellerde ve yerkürenin tenha yerlerinde, dünyanın geleceği hakkında lanetli planlar yapmak üzere özel olarak toplanır. İlluminati’nin güç şebekesi dünyanın en ünlü kişilerinden, yatırımcılarından, şirket başkanlarından ve siyasilerinden oluşan bir mozaik. İç çember bu alt- düzey emir erlerini kullanarak Amerika’nın siyasi sürecine gizli bir şekilde hakim olmayı ve kontrol etmeyi başarmıştır.
         Başkan Bill Clinton, Temsilciler Meclisi sözcüsü Newt Gingrich, Senato Çoğunluk Lideri Robert Dole gibi diğer yüzlercesi, İç çember’in kendini beğenmiş elitlerine köle gibi hizmet eder ve şaşmaz bir şekilde onların Dünya Hükümeti ve küresel mali düzen için  hazırladıkları gizli gündeme hizmet etmeye devam ederler. 
          Sağ ya da sol kanat, cumhuriyetçi ya da demokrat, bu iki siyasal taraf arasında hiçbir fark yoktur.    “ Hizmetkarların “ İç Çembere girdikleri ender görülür.
, ,,,, ( Devamını "Bir Midye Kalleşliğe Uğramış Olabilir mi?" adlı kitabımdan okuyabilirsiniz ..saygılarımla...)
Onur Sezgin




 Bilindiği gibi Sabetaycılar üç kola ayrılıyorlar. Karakaşiler, Yakubiler ve Kapâniler…
 
Müslüman Türklerin yetişmiş kadrolarının çeşitli cephelerde, son olarak da Filistin ve Çanakkale cephelerinde ihanetlerle kırılması ve milletimizin beyin takımlarının yok edilmesi ve sonuç olarak da Osmanlı Devleti’nin yıkılması sürecinde birlik içinde ihanet faaliyeti sergileyebilen Sabetayistler, aralarındaki husumetleri geçici bir süre de olsa göz ardı edebildiler.
 
Bizim aramızda Ahmet, Mehmet, Ayşe, Fatma isimlerini taşırlarken, her şeyleri ile Türk ve Müslüman gibi görünürlerken, aslında Yahudilik davalarına hizmet ettiler, en kritik aşamalarda ekmeğini yedikleri milletimize ve vatanımıza en feci, en vahim ihanetleri, en örtülü şekilde yapmaktan geri durmadılar.
 
Yine, Dünya Yahudi Konseyi ve bu konseyin kontrolünde tuttuğu İngiltere’nin de desteği ile Osmanlı’nın yerine, tam bir Yahudi cenneti olarak tarif edilebilecek yeni Türkiye’yi kurdular. Cephelerde savaşıp can veren bizdik ama devleti kontrolü altına alanlar, halkı devlet zoru ile yepyeni, batılı bir ayara sokanlar onlardı…
 
Hemen 1924’te “Yunanistan’da kalan Türkleri ana vatanlarına getirmek” bahanesi ile bir mübadele(nüfus değiş tokuş antlaşması) da yaptılar ve ülkemizdeki Rumları Yunanistan’a gönderip Yunanistan’dan da Türk diye Yahudi dönmelerini/Sabetayistleri getirdiler… Artık nüfuzları kadar nüfusları da epey güçlenmişti. Ülkemize yeni gelen Sabetayistler devlet gücü ile bir anda en zenginler oldular. Patronlar, sanatçılar, gazeteciler, meşhurlar onlar oldular.
 
İttihat ve Terakki’nin son Maliye bakanı olan Cavid Bey, Karakaşi gurubunun lideriydi. Meşhur İzmir Suikasti hadisesinde, Atatürk’e suikast yapacakları iddiası ile asılanların arasında Cavid Bey de vardı. Aslında suikast tertibi ile hiç bir alakası yoktu. Ama zaten bu suikast teşebbüsünü düzenleyenelerin amacı buydu; bütün muhalifleri, özellikle de Karakaşi Sabetayistleri tesirsiz hale getirmek… Yine aynı İzmir Suikasti davasında asılan Doktor Nazım da Karakaşi Sabetaycılardandı… Asanlar Sabetaycıların Kapani kolu, asılanlar ise Karakaşi koluydu. Yakın tarihte türlü türlü bahaneler ile izah edilen hadiselerin bir çoğu karakaşi-kapani kapışması yüzündendi. Bu iki gurup birbirlerini kırarlarken bile ortak sırlarını yani Sabetaycılıklarını açığa çıkarmıyorlardı.
 
Yine, ölümünden kısa süre önce oğlu Aydın Menderes’in de itiraf ettiği gibi Ali Adnan Menderes de Sabetaycıydı ve Karakaşi gurubuna mensuptu. Onun idama gidişinin elbette pek çok sebebi vardı ama en etkili sebep Kapanilerin Karakaşilere iktidarı kaptırma endişesi idi… Menderes, Sabetaycıların sıklıkla yaptığı gibi -er ekli bir soyadını, ERTEKİN soyadını almıştı. Sonra mahkeme kararı ile yakın arkadaşı Edhem’in soyadını aldı ve Menderes yaptı. Menderes’in eşi Berin Hanım’da meşhur Sabetaycı aile Evliyazadelerin kızı idi. Zaten Sabetaycılar asla dışarıya(sabetaycı olmayanlara) kız vermez ve dışarıdan kız almazlardı.
 
1990’da Cumhurbaşkanlığına aday olan ve kazanamayan İsmail Cem de Sabetaycıydı. Yine iç çekişme yüzünden kazanamamıştı. Cem, soyadı olan İpekçi’yi kullanmıyordu. İpekçiler en meşhur Sabetayist ailelerden biriydi…
 
Özetle, Osmanlı’nın son döneminde, yıkılışı/tasfiyesi ve yeni Türkiye’nin kuruluşunda en etkin gurup iç çekişmelerine rağmen Sabetaycılardı. Buz dağının sadece görünen yüzüydü. Dana onun doğmadığı tarihlerde binlerce aktif Sabetaycı
[12:06, 29.08.2020] Onur Sezgin: isimler çıkarttılar
Hacı Hüseyin Bey’in diğer kızı Fatma Aliye Aksoy ise, Türkiye’nin atlet lakaplı ilk sporcusu Seha Aksoy ile evleniyor. 1941 Dekatlon Türkiye Rekortmeni, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Üyesi ve aynı zamanda da iyi bir bilardocu olan Seha Aksoy’un adı, Atatürk Spor Kompleksi içindeki Seha Aksoy Atletizm Pisti aracılığıyla dünyaya ulaşıyor.
 
 Atıfet Hanım’ın ikinci eşi ise İzmit Memleket Hastanesi Başhekimliği, Sağlık Bakanlığı’nda genel müdür yardımcılığı, müsteşarlık, Dünya Sağlık Örgütü toplantılarında delegasyon şefliği yapmış olan Dr. Nail Karabuda. Ancak boynuz, kulağı geçiyor; Güneş Karabuda’nın ünü, babasını aşıyor. Osman ve Münci dayılarının yolundan gidip hukuk okuyan Karabuda, gazeteciliğe, üniversite eğitimini aldığı Paris’te fotomuhabiri olarak başlıyor. 1961’de televizyonculuğu ekliyor kariyerine. Dünyanın dört bir yanını, hazırladığı politik, sosyal ve kültürel içerikli belgesellerle, başta İsveç Televizyonu (SVT) olmak üzere Avrupa ve Amerika’daki değişik televizyon kanallarından yansıtıyor. Tarihe tanıklık ettiği en önemli görüntülerini, Vietnam Savaşı’nın ortasından geçiyor. Karabuda’nın deneyimlerine ilişkin daha fazlasını, arkadaşı Yaşar Kemal anlatıyor: “Güneş’i 40 yıldır tanırım. Onu önce fotoğrafçı olarak tanıdım, sonra da kameraman… Bu 40 yılda Güneş şaşırtıcı bir hızla dünyayı dolaştı, filmler yaptı. Endonezya’da bir milyon kişi öldürülürken Güneş oradaydı. Şili’de Allende öldürülürken o oradaydı. Dofar gerillaları Arabistan’da çarpışırken Güneş gene oradaydı. Güneş’in maceraları saymakla bitmez. Güneş 40 yıldır dünyanın her yerindeydi.”
 
Aile, bir cumhurbaşkanı ile daha evlilik bağı kuruyor. Münci Kapani’nin kızı Suzan Hanım ile Türkiye’nin altıncı cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün oğlu, eski Paris Büyükelçisi Osman Korutürk evleniyor (Osman Korutürk adı, Türkiye’nin Irak Özel Temsilcisi olarak da hatırlanıyor).
 
 
 
DİĞER İKİ KOLUN SOYADI KAPANCIOĞLU
 
Geldik yine başladığımız yere. Çünkü Hacı Hüseyin Bey’in çocuklarıyla süren kol, ailenin birinci kolu. Hacı Hüseyin Bey’in kardeş çocukları ve torunlarından gelen Kapanizade Mustabey ile eşi Katipzadelerden Hatice Naciye Hanım; çocukları Hüsnü, Ali Suphi, Nedime ve Adnan Kapancıoğlu ile birlikte ailenin ikinci kolunu sürdürüyor. Ali Suphi Bey, İzmir’in ilk meşhur şekercilerinden. İnşaat yüksek mühendisi olan oğlu Mustafa Kapancıoğlu ODTÜ’de öğretim üyeliği yaptıktan sonra, beş yıl Lizbon’da beton barajlar üzerine uzmanlık yapıyor. Türkiye’ye “Barajlar Kralı Süleyman Demirel’in öğrencisi” namıyla dönen Mustafa Kapancıoğlu, 12 Eylül öncesinin İzmir İl İmar Müdür Vekili. 12 Eylül son
 



SİZ LER DE BİLİRSİNİZ  Kİ,
BAZI OLAYLAR İNSAN  İÇİN
EN ÇOK GENÇLİĞİNDE  ANLAM TAŞIR
ORTA YAŞLARDA BAŞINA GELİRSE
SUÇU ALINYAZISINA  YÜKLEMEYE YATKINDIR
 
İŞLER BİRAZ DA TEHLİKEYE GİRİNCE
SIĞINMAYI İHMAL ETMEZ  TANRININ BİLGELİĞİNE
 
HER ŞEY DE OLDUĞU GİBİ    
GEÇİŞ DÖNEMİ DİYE  ADLANDIRIYORUM BU DURUMU
GEÇER BİR İNSANDAN ÖTEKİNE
DOĞASININ YA DA ZEKĂSININ KIVRAKLIĞINA GÖRE
 
KİMİ FİZİĞİNİ, KİMİ  KİMYASINI BIRAKIR KENDİNDEN SONRAKİNE
KİMİYSE, FELSEFEDE BULMUŞTUR KENDİNİ
ÖYLE Kİ, EN ILIMLI AKIL PIRILTILARINI ONLAR SAÇAR
KİMİLERİ DE PANİK ATAK NÖBETLERİNDE USTALAŞIRLAR
 
OKUYUP ARAŞTIRANLAR BİLİR YA,
ŞU “KOCAMAN DÜNYA”  DENEN ( KÜÇÜK GEZEGEN’İN )
ÇIPLAK GÖZLE PEK DE  FARK EDİLEMEYEN
SİCİM İPLERLE NASIL DA  DÖNDÜRÜLDÜĞÜNÜ
 
KUŞATILMIŞ BİR  DÜNYADIR O
ALÇAK DÜNYA, (KUZEY – GÜNEY – DOĞU - BATI )
TÜMÜ BÖYUN EĞER YÜKSEKTEKİNE
 
VÜCUDUN DAYANAKLARIDIR  YİNE DE ONLAR
YEL DEĞİRMENLERİNİN  İHTİYACI OLAN RÜZGĂR GİBİ
YERYÜZÜNÜN BEŞ PARA ETMEZ
 FIRTINA VE KASIRGALARIDIR HANİ
                                                                   Onur Sezgin



   
Absürt Yaşam ya da Uyumsuzluk

Kaygı, Ölüm ve Yabancılaşma

Bazı Politikacılar, Yazarlar ve Fikir Adamları

Felsefe ile Matemetik

Felsefe ve Edebiyat

Platon'un Sanat Düşmanlığı

Şiirde Devrimci Tavır

Fareler & İnsanlar ve
Öğrenilmiş Çaresizlik



Bir Midye Kalleşliğe Uğramış Olabilir mi?

İki bilinçlilik

Kendini Hayranlıkla Seyreden Gösteri Toplumu

Mistik Düşünce

Makineler ve Duygular

İnsan bir Coğrafyadır

Özgür Düşünce ve Maniple

Kimse kendi bireyselliğinin dışına çıkamaz

Otoriteye tapınma
Yaratıcı olma hali
Kendini genişletme çabası
Dahiler melankolik midir?
Korku nedir?
İLUMİNATİ’NİN KOORDİNATLARI VE HEGEL
Dilin Olanağı Nedir? ( Bir kediyi üç ayrı dilde azarlamak)
Cıa, Ford, Rockefeller ve Tavistock


           

      O halde İlluminati’nin Gizli Öğretisini, George Orwell’in "Hayvan Çiftliği" eserinde domuzların ağzından söylediği gibi şöyle özetleyebiliriz; “Bütün hayvanlar eşittir, ama bazı hayvanlar daha da eşittir!"   


                            1. perde 2. kısım  PROLETERYA USULÜ
                                                                   YAŞAMIN KOORDİNATLARI


   

Onur Sezgin  
  İlk ve orta öğrenimini İzmir’de tamamladıktan sonra Ankara Gazi Eğitim Fakültesi’ne girdi. İstanbul Mimar Sinan Üniversitesi Resim Ana Sanat Dalı’nda Yüksek Lisans öğrenimini tamamladı. Çalışmalarını yıllardır üzerinde durduğu “Diyalektik Kompozisyon ve Mekân Düşüncesi” felsefesi doğrultusunda deneysel olarak (resim, heykel, karikatür, öykü, tiyatro senaryosu) alanlarında sürdürmektedir.
YAZMIŞ OLDUĞU ESERLER
- 1989 İşkembe Kuzuların Beynidir Ciğer Horozun İbiğidir (8 Kısa Oyun)
- 1996 Beriberi (Öykü)
- 1997 Gece Gezen İsmail (Öykü)
- 1998 Kara Mizah (Stand up Komedi)
- 1998 Cumhuriyetin 75.Yılı Tiyatro Gösterisi (Onur Belgesi)
- 2001 Annem İçin (Radyo Tiyatrosu)
- 2003 Uzaydan Gelen Rüya (Çocuk Edebiyatçıları Birliği - 2004 Çocuk Edebiyat Ödülü)
- 2005 Tehlikeli Bir Oyun (Tiyatro Oyunu)
- 2006 Masal Anlatan Dev (Tiyatro Oyunu) ( Devlet Tiyatroları Repertuarında ) (Şiire Sevgi, Şaire Saygı Ödülü )
- 2013 Boğaç Han Destanı (Tiyatro Oyunu) ( Devlet Tiyatroları Repertuarında ) ( Sanat Olimpiyatları MANSİYON )
- 2014 İki Baba ( Tiyatro Oyunu )
RESİM, HEYKEL VE KARİKATÜR ÇALIŞMALARI
- 1986 47. Devlet Resim - Heykel Sergisi
- 1986 Ankara Beymen Bedesten Karma Resim Heykel Sergisi
- 1986 İstanbul Enka Spor Eğitim ve Sosyal Yardım Vakfı Heykel Sergisi
- 1987 Ankara Eşref Üren Sanat Galerisi Karma Resim Sergisi
- 1991 11. Turgut Pura Vakfı Resim Heykel Sergisi
- 1992 3. Adana Çimento Sanayi ‘Özlenen Doğa’ Sergisi
- 1993 5. Mevlâna Resim Yarışması Sergisi
- 1996 Asaf Koçak 2. Karikatür Sergisi
- 1998 İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü ‘Cumhuriyet’in 75. Yılı’ Yarışmalı Resim Sergisi
- 2000 Our World In The Year 2000 Winstor Newton Yağlı Boyaları Dünya Yarışması Karma Resim Sergisi (London, Stockholm, New York)
KİŞİSEL SERGİLER
- 1990 İzmir Büyükşehir Belediyesi Çetin Emeç Sanat Galerisi
- 1992 Çamkıran Sanat Galerisi
- 1993 İzmir Hilton Sanat Galerisi
- 2000 İstanbul Akbank Beylerbeyi Sanat Galerisi
- 2001 İzmir İş Bankası Sanat Galerisi
- 2005 İzmir Büyükşehir Belediyesi Çetin Emeç Sanat Galerisi
ALMIŞ OLDUĞU ÖDÜL VE BELGELER
- 1991 Turgut Pura Resim Heykel Yarışması (Jüri Özel Ödülü)
- 1994 ‘Bütün Oğullarım’ Adlı Tiyatro Oyununun Dekor Çalışması için (Onur Ödülü) İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü
- 1998 Cumhuriyet’in 75.Yılı Dolayısı ile Hazırlamış Olduğu Tiyatro Gösterisi (Onur Ödülü)
- 2000 Dünya Resim Yarışması Winstor Newton Yağlı Boyaları (Türkiye Finalisti)
 
Facebook beğen  
 
 
 
   
 
     
 
   
SAYAÇ  
   
21 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol